18 Haziran 2015 Perşembe

Dönüşüm





Doğaya baktığımızda her şey döngüsel bir dönüşüm içinde ..Bir tohum toprağa düşer, yağmurlarla ıslanır, çatlar, başıyla toprağı deler, göğe doğru yükselir, güneş le beslenir, ta ki çiçekleri toprağa saçılıp yeni tohumlar verene kadar…

Kendi hayatımıza bakınca ne görüyoruz? Böylesi doğal bir dönüşüme izin veriyor muyuz? Kendimizi bir tohum gibi serpilip büyümemizi, gelişimimizi izlemek için hayatımıza dışarı çıkıp bakacak alanı yaratıyor muyuz?

Durduğumuz yer bize iyi geliyor mu? Hayatımızda bırakabileceğimiz şeyleri bırakmaya sahip çıkmamız gerekenlere sahip çıkmaya gücümüz yetiyor mu? Hepsinden önemlisi bunlarının ayrımının farkında mıyız? Bundan sonra yapmak istediklerimiz için niyetimiz ne? Nasıl bir tutumla yola çıkıyoruz? Mutlu muyuz ya hu? içeriye sorunca gelen cevap;iyidir devam mı diyor, yoksa dur bir dakka mı?

Dönüşüm sohbetleri işte tam bunlar üzerine gelişti. Şimdiye kadar kendi içimizde sorguladığımız herşeyi paylaşalım istiyorum. Birbirimizi, duyalım, görelim.. Üzerimizdeki kat kat örtülerden silkinerek kalkıp, arkamızda bırakacağımız kozaya bir bakalım. Yol arkadaşlığı olsun bu.
Yeniden farkında olarak yaşamak için kozaya ve ondan çıkacak kelebeğin oluşumuna kanatlarını açmasına tanıklık edelim beraberce. Tıpkı onun kanatlarındaki dengeyi bulalım hayatımızda!

Kelebek müthiş zerafetiyle uçarken biz YAŞAMAYA VE DÖNÜŞMEYE devam edelim .

ŞEHİME GÜL GÖZEN

Kişisel Dönüşüm Uzmanı Şehime Gül Gözen ile her salı Dönüşüm programı devam ediyor!
Şehime Gül Gözen'den Bireysel Randevu Almak İçin: 0532 657 83 37


Ormanlar Bizimdir!



Harika bir ormanlar bizimdir buluşması geçirdik. Öncelikle emeği ve desteği olan herkese gönülden teşekkür ediyoruz. özellikle etkinlikleri ve buluşmayı ayarlamada kolaylaştırıcı olan arkadaşlara teşekkür ediyoruz.

Pınarbaşındaki ormanların talan edilmemesi için mıcır ocağına hayır dedik. Mıcır ocaklarını arttırıp doğayı daha fazla rant için katletmeyi isteyenlere karşı neşeyle buluştuk. Orada olmayanlar için kendi gözümüzden ve sohbete katılamayanlar için ne konuştuğumuzla ilgili küçük bir özet geçmek isteriz.

Harika etkinlikler vardı; 3 Bedende Şifa Kişisel Gelişim Merkezi’nden sevgili Zehra Çağlar ve Mustafa Çağlar öğrenci koçluğu ve gençlerle nasıl iletişim kurulması sunumu, Lab Alternatif Sanatlar’dan Fırat Neziroğlu ve Kamber Yontuk doğada yoga, Bizden yani Ankhamaya Farkındalık Atölyesi’nden Efe Elmas ve Şehime Gül Gözen Şamanizm üzerine sohbet, Argın Kubin doğa üzerine performans gösterisi ve Janset Kireçkaya paylaşım çemberi etkinliğiyle bu buluşmada yer aldı. Sabaha kadar şarkı ve müzikle devam etti.

Etkinliğimize, buluşmayı desteklemek için Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila da iştirak etti. Duyarlılığından dolayı ona da teşekkür ediyoruz.

Şamanizm sohbet etkinliği ile şamanizmin kısa tarihine, inancının özüne ve sadeliğinden bahsettik. Ardından doğanın önemine, taşların, bitkilerin, ağaçların ve hayvanların hepsinin canlı olduğuna ve bizden ayrı olmadıklarına değindik. Bir ağacı kesmenin, bir uzvumuzu kesmek olduğunu hatırladık hep birlikte.

Üzerinde durduğumuz en önemli noktalar ise; doğayı kontrol etmeye çalışmayı bırakmak –çünkü kontrol edemeyiz- ve onun yerine uyumlu olmayı öğrenmek durumunda olduğumuzdu. Ve bunun da yolunun şamanizmin temel getirilerinden biri olan “ihtiyacında fazla tüketme” olduğunu konuştuk. Eko sistemin “üzerinde” değil içinde olduğumuz konusunu da tartıştık.

Son olarak hatırlatmak istediğimiz;

Doğanın bize değil, bizim doğaya ihtiyacımız var, dileriz ki insanlık olarak artık olgunlaşıp doğayla uyumlu olmayı öğreniriz.


Ormanlar bizimdir!

@ormanlarbizimdir
‪#‎ormanlarbizimdir‬.

Ankhamaya Farkındalık Atölyesi
facebook.com/ankhamaya
ankhamaya@gmail.com

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Işığı Solumak

Mutsuz Adamlar ve mutsuz kadınlar arasında bir tanesi yorulmuş, bitkin, umutsuz ve kırgın olarak karanlık bir köşede oturuyordu. Zihni, ruhunun karanlık okyanusunun iç karartıcı sularında boğuluyordu ve kendisini karanlığın çekimine bırakıyordu. Yalnızlığı hiç bu kadar batmamıştı ruhuna… Sevdiğini sanırdı halbu ki.

Mutsuz adamlar ve mutsuz kadınlar arasında yalnız kalmanın ve üzerine gelen kırıcı, önyargı dolu gözlerin ağırlığı altında eziliyordu. Ne bereketi kalmıştı elinde, ne de umudunu güdüleyecek insan sevgisi.

Hâlbuki ne mutluydu o da uyuyanlardan biriyken… Ne mutluydu rüya görenlerin anlamsız rüyalarına katılırken. İstemişti ya uyanmayı, gerçeğe göz açmak için dua etmişti ya; elbette hayatının değişeceğini biliyordu, tabi ki fırtınalar girecekti küçük dünyasına ama bu kadar etkileneceğini bilemezdi.


Zihnini ele geçiriyordu küçük paranoya fikirler. Tehlikeli fikirler bir kere tohum attığında zihinde, hızla büyürlerdi. Bereketli bir topraktır insan çünkü; zehirli otlar için de mis kokulu parlak çiçekler için de;bunu biliyordu. Eğer şimdi izin verirse bu vahşi tohumlara, zihni tohumdan çıkan zehirli sarmaşığın karmaşasında boğulacaktı.

Kalbi daraldı, derin bir nefes aldı; O an bir ışık düştü ruhunun karanlığına. Derin, yakıcı ve ilahi bir ışıktı bu. Ve o, konuştu sandı Tanrı’yı sonsuz sessizliğini bozarak. Bunca zamandır sessiz olan fısıldadı adeta; “Ey Sin! Her umudunuzu kaybettiğinizde Tanrı ışığını yansıtır size ve der ki fısıldayarak gönlünüze;

‘Yorulma! Umudunu kaybetme. Sevgimin yüceliğini hisset o engin kalbinde. Işığım her daim önünü aydınlatacak emin ol. Sadece özgür bırak kalıplar arasına sıkışmış benliğini. Özgür bırak ki ruhun da özgür kalsın ve böylece ruhun başını çıkarsın karanlık sulardan, aynı yunuslar gibi. Ve solusun ruhun sonsuz ışığımı. Sonra devam et yoluna. Çünkü sen yaratılmışlar içerisinde, her biri gibi en güçlüsü ve en kudretlisisin. Sen her halinle mükemmelsin.”

Ve ruhu boğulduğu sulardan çıktı, soludu ışığı. Yaşamı hissetti, varoluşu sezdi… Ayağa kalktı yüzünde delilik dolu bir gülümsemeyle haykırdı kendine, mutsuz adamlara, mutsuz kadınlara ve tüm dünyaya; “Seviyorum! Seviyorum onu, âlemi, kendimi ve sizi! Seviyorum sevilmeye değer her şeyi. Seviyorum tüm benlikleri, çünkü sevilmeye değerdir bu evrenin her zerresi! ” Kalbi deli gibi atıyordu, ruhu coşuyor, bu coşkunluğu dışarıya taşıyordu. Adam, evrenin her bir zerresini yeniden her bir hücresinde hissediyordu.

Dans ediyordu, koca devran dönüyor, bedeni dönüyor, ruhu dönüyordu…

Mutsuz adamlar ve mutsuz kadınlar baktılar deli olana ve kalplerinde hissettiler çok önceden unuttukları bir şeyi; karşılıksız sevgiyi. Tuhaf, delice bir gülümse sardı yüzlerini. Neşe, umut ve yaşam enerjisi, sardı tüm atmosferi. Doğaldı bu yaşanan. Bulaşıcı sanılır mutsuzluk hâlbuki mutsuzluktan daha hızlı yayılır umut ve mutluluk. Yürekte büyüyen küçük bir kıvılcım neşe, sıçrar diğer kalplere ve kalplerden geçer ruhun derinliklerine. Hızlıca büyür izin verilirse...

Yakarken ruhları bu kıvılcım, gittikçe büyür ve dönüşür ilahi güneşe. O güneş de aydınlatır ruhları, kovar ruhlardaki boğucu karanlıkları. Böylece hızla yayılır neşe ve umut, böylece solur herkes Tanrı’nın ışığını ve duyar fısıltısını.

Efe Elmas
2011 - Temmuz

5 Mayıs 2015 Salı

Hıdırellez Anlamı ve Gelenekleri

Hıdırellez akşamındayız, bereket bolluğun yayıldığı mucizelerin gerçek olduğu, zorlukların ve engellerin kalktığı bu Mayıs gününde tüm kapılarınızın açılmasını, şifanin ve bereketin hep hayatınızda olmasını diliyoruz....

Güneş babanın toprak anayı ısıttığı ve bu yüzden bereketin yayıldığı, çiçeklerin açtığı ve yeniden doğuşun olduğu bu günler tarih boyunca Mayıs bayramı olarak kutlanagelmiştir.



Kültümüzüde Hızır ve İlyas'ın buluşması olarak Hıdırellez olarak geçer. İlyas denizden, Hızır toprakdan gelir. Hızır kelime anlamı olarak yeşil adam demektir. Hızır inancında Hızırın geçtiği yerlerde yeşillikler açar... Ve bu inanışın farklı kültürlerde de olduğunu görüyoruz. Avrupa inançlarında "Green Man" Yeşil adam, dedikleri doğanın kutsal eril ruhu, eril ateşiyle, toprak ananın uyanışını sağlar.

Dünyanın astronomik döngülerini (ekinoksları ve gün dönümlerini) baz alacak şekilde bir çember yaparsanız (buna doğa döngüsü denir), astronomik olarak Hıdırellez, ilkbahar ekinoksu ile (20 Mart), yaz gündönümü (21 Haziran) tam orta noktasına denk gelir. Yani 5-6 Mayısa. (Dünyanın eliptik yörüngesi 45 derece yapmış oluyor).



Bu akşam ve yarın için neler yapılır?

*Mümkün mertebe doğaya, yeşilliği ve su kenarlarına çıkın.Toprak anaya dokunun ve kutsal babanın ateşini teninizde hissedin. Yaşamın ikisinin birlikteliğinden nasıl doğduğunun farkına varın. Çiçeklerden izin isteyerek biraz eve getirebilir, saksıya ekebilir ve doğanın kutsamalarını davet edebilirsiniz.

*Anadolu inancında doğada gezerken, Hızır'ın ayak bastığı yerlerden geçmek, böylelikle onun şifasna bereketin ulaşmak dilenirdi.

*Mayıs Bayramı, hemen hemen bütün geleneklerde, eril ve dişil enerjinin, tanrı ve tanrıçanın, suyun ve ateşin, gök babanın ve yer ananın birleştiği gün olarak kabul edilir. Eski pagan dönemlerinde evlilikler o yüzden Mayıs bayramında (1 mayıs -6 mayıs arası) yapılırdı. Siz de içinizdeki eril ve dişil enerjinin dengelenmesine niyet edebilirsiniz. Buna niyet ederken, bir kap suyun üzerinde mum yakabilirsiniz (tea light), veya su kenarlarına gidebilir ve mumunuzu orada adak olarak yakabilirsiniz. Bugün dengelenme bayramıdır...

*Mutlaka ateş yakın. Veya ateş yakılmış bir yerde bulunun. Ateşe bakıp, onun yükselişini, havaların ısınmasını ve arınmayı hissedin. Ateşten atlama keltlerden, Türklere kadar bir çok gelenekte uygulanır. Bunun manası ateş ile kutsanmak, ateşin yaşam enerjisiyle dolmaktır. O yüzden ateşten atlayabilirsiniz. Eğer ateş yakılmamışsa, evde mum yakabilir veya küçük kapta ateş yakıp atlayabilirsiniz. Bazı geleneklerde evin her odasında mum yakılırdı.


*Çamurdan dilekler yapıp, gül ağacı altına koyabilirsiniz. 6 mayıs sabahı, bu dilekleri alıp denize atabilirsiniz. İnanca göre Hızır dileğinizi görür ve İlyas ile denizde buluştuklarında dilekleriniz gerçek olacaktır.

*Bahtınızın, kısmetinizin ve varsa engellerinizin açılması için, 5 Mayıs gecesi bir kiliti gül dalına asabilir, 6 Mayıs sabahı, kiliti üç defa açarken "Bahtım ve kısmetim de bu kilit gibi açılsın" diyerek açık bırakabilir ve sorna denize atabilirsiniz. Kilidin açılması gibi bahtınız da açılacaktır.

*Gül ağacına 5 mayıs akşamı küçük bir para kesesi asabilir ve 6 Mayıs sabahı alabilrisiniz. Uğur parası olarak kullanabilirsiniz.

*6 Mayıs sabahı küçük bir doğa yürüyüşü yaparken çiy toplayabilirsiniz. Kelt inancında Mayıs bayramı çiyi ile yüz yıkamak bir yıl boyunca güzelleştirir. Yine Anadolu inancına göre bu çiyi içmek, tüm hastalıkları iyileştirir ve şifa verir. Hatta AnadolU'da bu çiy ile yoğurt mayalanır. Bu yoğurdun çok şifalı olduğuna inanılır. Siz de bunu yapabilirsiniz.

*Yine yukarıdaki adetin devamı olarak Anadolu geleneğinde, doğadan çiçekler ve otlar toplanır, bunlar kaynatılırdı. Bu suyu içmek tüm hastalıkları iyileştirdiğine, bu suyla 40 gün yıkanmanın -aynı kelt inancındaki gibi- güzelleştirileceğine inanılır. Öyleyse hıdırellez suyu yapabilirsiniz: 6 Mayıs günü, özellikle kaynatılabilecek (papatya, karahindiba, adaçayı vb.) zehirli olmayan otları toplayın ve çiy toplayın. BU otları doğal kaynak suyuyla kaynatın ve bir kısmını içip, bir kısmıyla (ek suya koyarak) 40 gün banyo yapabilirsiniz.

*Hıdırellez de bütün kapılar ve pencereler açılır, doğanın enerjisi, bereketi bolluğu eve davet edilirdi. Siz de pencereleri açabilirsiniz ve o bereketi davet edebilirsiniz.

Hıdırellez Kut'lu Olsun
Efe Elmas

Ankhamaya Farkındalık Atölyesi



28 Nisan 2015 Salı

Bir Niyetle Başlar....

Evrensel bilinç kusursuz işliyor... Büyük bir saatin dişli çarkları gibi dönüyoruz evrenle birlikte. Her çark bir işlevle, aşkla dönüyor ve bir diğerinin dönmesine vesile oluyor. Kalp kalbe, el ele, birlikte yürüyoruz.

Her sohbette keyifli paylaşımlarla yeni şeyler öğreniyor ve fark ettiklerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Neyin nasıl ve neden olduğunu her zaman anlayamasak da, arkada olan hayrı ve sunulanın mükemmelliğini görünce bize de şükretmek kalıyor...

"Bir niyetle başlar her şey." demişti Nilgün hocamız bize. Bir niyet ettik; hep birlikte yolda yürümek, gerçeğe, içimize doğru, hazinelerimizi keşfederek... Hep birlikte niyet edelim, geçmiş veya gelecekte değil, şimdi; doğanın kut'sandığı, birlik, huzur ve kardeşlik için savaşılan, gönülden paylaşmanın en kutsal ibadet olduğu, yaralı olanlara sevgiyle içten destek verilen bir Dünya'ya niyet edelim. Hep birlikte şifalanmaya niyet edelim. Çünkü bu Dünya'da çok fazla acı yarattık ve bunların şifası da bizde.

Ve Nepal'de ki depremzede kardeşlerimize de şifa diliyoruz.. Lütfen dilerken eyleme de geçelim:

"Faturalı TURKCELL , VODAFONE veya AVEA hatlardan 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS mesajı ile AKUT'a 5.- TL bağışta bulunabilir"

(http://www.akut.org.tr/bagis-yap)

Arama çalışmaları devam ediyor: http://www.akut.org.tr/operasyon-haberleri/1439/nepal-depremi-guncelleme

14 Nisan 2015 Salı

Masal ve Arketip: Ruhun Yolculuğu


Uzun zamandır planladığımız "Sıla Akdeniz ve Efe Elmas ile Masal ve Arketip; Ruhun Yolculuğu" atölyesine başladık...


Düş Zamanı Masalcısı  Sıla Akdeniz ile Efe Elmas'ın Ankhamaya Farkındalık Atölyesi dahilinde gerçekleştirdiği bu atölye serisi aslında uzun soluklu bir program.

Ne mi yapıyoruz?

Sıla Akdeniz masal anlatıyor, Efe Elmas Arketip ve sembollerini yorumluyor. (Elbette arketipin anlamını, sembolizmi ve Jung amcanın kim olduğuna değiniyoruz.) Bunu takiben masal ile bağlantılı bir meditasyon yapıyoruz ve paylaşım çemberi ile ruhumuzdaki incileri döküyoruz. Ve en nihayetinde her masalın sonunda bir "büyülü nesne" yapıp, ömür boyu taşıyacağımız bir tılsımla atölyeden ayrılıyoruz.




Masal ve Arketip: Ruhun Yolculuğu atölyesi bir çok farklı seriden oluşuyor. Bu seriler hem birbirinden bağımsız hem de alakalı. Yani ister seriyi takip edersiniz isterseniz bodoslama herhangi birine katılabilirsiniz. Etkinliğimiz herkesin katılımına açıktır ve her atölye çalışması birbirinden bağımsızdır. Masal ve Arketip 1'de içsel vahşi erkek arketipini keşfederken, 2.'de sezgi ve içsel gücü keşfediyor, 3. ise bireyselleşme ve kaderi gerçekleştirmeye değiniyoruz. Kısacası her atölye farklı bir masal ve farklı bir çalışma içeriyor...

İsimlendirmeyi 1,2,3... şeklinde yaptık. Bu atölyenin bir sınırı yok ama şimdilik 10 masala kadar çıkma planını uyguluyoruz.

Şimdilik Yeni Hayat Gelişim Merkezi'nde 4 saat süren bir programı takip ediyoruz ama niyetimiz yarım günlük yani 7-8 saatlik bir programı veya 1 günlük iki masal içeren programlar düzenlemek. Hatta 2-3 günlük kamplar dahilinde bunu gerçekleştirmek veya kamplara dahil olmak.... Bu konuyla ilgili kamp alanı önerilerinize her zaman açığız.



Tanıtımını Merak Edenler İçin:

Ruh, farklı beden kılıflarıyla yaşamdan yaşama bir yolculuktadır; keyifli bir yolculukta. Ve her bedende farklı bir masalı yaşar ve masallarla birlikte kadim arketiplere bürünür. Bunlar ruhu eğiten, olgunlaştıran ve yolculuğunu anlamlı kılan sırlardır.

Biz de bu yolculuğumuzu anlamlandırmak ve masallar vasıtasıyla hem içsel kimliklerimizi keşfetmek hem de neşeyle yol almak için birbirinden bağımsız bu workshop serisini düzenlemeye karar verdik.


Düşzamanı Masalcısı Sıla Akdeniz’in masalıyla ile başka alemlere yolculuk edeceğiz ve masal anlatımı sonrası Efe Elmas’ın anlatımıyla, masalın arkasındaki sembolleri inceleyeceğiz ve masalın hem görünen hem de görünmeyen sırlarını hep birlikte ifşa edeceğiz. Bunu takiben meditasyon ile ruha dokunacağız, sihirli paylaşım çemberi ile kendimizi ifade edeceğiz ve ayrılırken bir anı olarak küçük bir atölye çalışması (büyülü nesne yapımı) ile workshopu sonlandıracağız.

Böylelikle hem ruhumuz ve yaşamımızdaki arketiplere masal vasatısıyla ulaşacağız ve kimliklerimizi hatırlayacağız hem de mitoloji ve masalların nasıl incelenmesi gerektiğine bir bakış atacağız.

Ruhun yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız?


*Her masal ayrı atölyedir ve atölyeler birbirinden bağımsız ama birbirini takip eder şekildedir.

Detaylı Bilgi Almak ve Programı Öğrenmek İçin: ankhamaya@gmail.com
                                                                                     akdenizsila@gmail.com
                                                                                     efeelmas@hotmail.com
                                                                                     05336866189 - 05326578337

Alakalı Linkler:

Ankhamaya Facebook Sayfası İçin Tıklayınız
Ankhamaya Blog Sayfası İçin Tıklayınız
Düş Zamanı Masalcısı Facebook Sayfası için Tıklayınız
Düş Zamanı Masalcısı Blog Sayfası için Tıklayınız

12 Nisan 2015 Pazar

İnsan Doğayı, Doğa Evreni, Evren Tanrıyı İzler

"Tao (Yaratıcı) mükemmeldir.
Evren mükemmeldir.
Dünya mükemmeldir.
İnsan mükemmeldir.
Bunlar dört mükemmel güçtür.
İnsan dünyayı (doğayı) izler, Dünya (Doğa) evreni izler.
Evren Tao’yu (Yartıcıyı) izler.
Tao sadece kendisini izler."

Lao-Tzu – Tao Te Ching (Yolun Kitabı)

Evrenin iletişim dili, doğanın iletişim dilidir... Sevginin, bilginin, erdemlerin öğreticisidir aslında doğa. Bir hayvandan, bir ağaçtan bir böcekten ve topraktan alınacak bilgelikler hayat boyu bize rehberlik eder.

Doğayı bilmek, kendimizi bilmektir, doğayı anlamak evreni anlamaktır, doğanın lisanını çözmek tüm evrendeki tüm bilinç seviyelerinin ortak sevgi lisanını çözmek demektir... Toprak ananın sevgisine gark olmak, koşulsuz sevgiyi deneyimlemek demektir.

Kuşların şarkılarını söylemeye başladığı, çiçeklerin açtığı, ağaçların fısıltılarla öyküler anlatmaya başladığı bu güzel Nisan haftasının, neşeyle, sevinçle ve doğayla huzur dolu geçmesini diliyoruz. =)

Bu hafta da çok güzel çalışmalarımız var. Kendimizi ifade edeceğimiz ve farklı diyalara keşfe çıkacağımız masal etkinliğimiz ve bir çok ünlü dehayı etkilemiş, evrensel dili öğrenmede bize yardımcı olacak I Ching eğitimi var.

17 Nisan Cuma - Masal ve Arketip: Ruhun Yolculuğu atölyemizde farklı bir masalla buluşacağız.
https://www.facebook.com/events/816482711722429/
19 Nisan Pazar ise Ebru Dengiz ile I Ching Eğitimi var.
https://www.facebook.com/events/1390719501246727/

Lütfen detaylı bilgi için iletişime geçiniz.
05326578337 - 05336866189

Ankhamaya Farkındalık Atölyesi